24 Haziran 2011 Cuma

Bu sabah

Sabah saat 08:12, telefonum çılgınca çalıyor. Melodiden anlıyorum ki şükür kardeşlerimden biri. Allah allah, onlar beni bu saatlerde aramaz ki. Hele akşamında birarada olacağımız ve birşeylere şükredeceğimiz düşünülecek olursa...:) Muhtemelen bende toplanılacağını ya da pastırmayı unutmuş olabileceğimi düşündüler...:) Henüz afyonum patlamaş olsa da, telefonu ararken bunlar geçiyor aklımdan... Açılmadığı için habire yükselen telefon melodisi ofisi dolduruyor. Aaa Füsunmuş, n'olmuş ki acep?...

- Efendim!
- Sabah facebook'uma baktım !!!
- Eee!
- Bilgin!!!
- Eee! bitmiş mi? (ne bitecekse, sersemlik işte...:)
- Eveeeet!!!
- Şükür allahım:))
- ..... (O esnada birşeyler daha söyledi ama hatırlamıyorum şuan:))..)

Çok mutluydum, anlatılamayacak kadar çok! Ama o kısacık an, kalbimin ortasına kocaman bir kitle oturdu. Neden bu kadar uzaktık ki biz? Neden bi soluk gidemiyorduk ki? Neden minik kara gözlerini açışına şahit olamıyorduk? ...

Ey hayat, seninle bugün tanışan miniğimi sen sevdiklerinden hiç ayrı düşürme olur mu? Bu güzel yaz sabahı gibi neşeli olsun tüm ömrü, adı gibi eşsiz olsun hep şansı...